Esra Kara – Dünyaca ünlü besteci Evgeny Grinko, son sekiz yılda 220’ye yakın konser verdi, Asya’dan Avrupa’ya birçok turne gerçekleştirdi. Rusya çıkışlı Grinko’nun son beş yılda kendi ülkesinde hiç konser vermemesinden yola çıkarak müzikteki göçü ve sebeplerini konuştuk. Genç bir yetenek nasıl oluşur, müzik kariyerinde nasıl ilerler, karşılaşacağı dezavantajlar neler gibi konularda fikrini de sorduk.
– Varlıklı aileden gelmiş genç bir piyanistin kariyerinde ilerlemesi sizce daha mı kolay?
Enstrümana erişimleri elbette daha kolaydır. Çok iyi müzik okullarına gidebilirler ve çok iyi hocalardan ders alabilirler. Ancak müzisyenlik kariyerinde ilerlemeyi, varlıklı olmakla doğrudan ilişkilendirebilir miyiz? Emin değilim çünkü bilmiyorum. Neticede ben varlıktan değil, yokluktan geldim.
– Asya’da çok fazla piyano öğrencisi yetişiyor. Kıtaya yeter de artar diyeceğimiz kadar çok… Bazıları meşhur olup Avrupa’ya göç ediyor, değil mi?
Japonya, Kore ve Çin’de çok sayıda piyanist olduğunu biliyorum. İyi olanları dünyaya açılıyor ama bu kötü bir şey değil. Bence rekabet dediğimiz şey sanatı güçlendirir, yeteneği besler ve daha iyi işlerin çıkmasını sağlar. Benim alanımda bu rekabetin olduğunu şu an için görmüyorum ama ilerde olursa, eminim yaptığım işlere katkısı olacaktır.
– Peki, bu akın sizi tedirgin etmiyor mu?
Herkes beni piyanist olarak tanıyor ancak benim birinci mesleğim bestecilik. Beste yapmak başka bir yetenek ve iyi bestelerin çıkacak olması beni tedirgin etmez, aksine dünyada sanatın geliştiğini görmekten memnun olurum.
– Seçme şansınız olsaydı, yaşamınızın ya da kariyerinizin sonuna geldiğinizde nasıl anılmak isterdiniz?
Şu an olduğum gibi anılmak isterdim. Bazen eğlenceli, bazen utangaç ve hüzünlü besteci olarak. Ve müzik sayesinde insanların ruhuna değmiş, onlara kendilerini iyi hissettirmiş olarak hatırlanmak isterdim.
– Eserlerinizde yorumunuzun yıllar içinde geliştiğini hissediyor musunuz?
Aslında pek değil. Eserleri yorumlarken yaklaşımım genellikle aynı oluyor ama bunu değiştireceğim. Yeni albüm çalışmalarım bu yönde gidiyor. Yorumlamalarımdaki değişikliği göreceksiniz.
– Yakında gelecek olan bir albüm var mı?
Bir değil üç albüm var. İlk albüm şarkılardan oluşacak. İkincisi solo piyano albümü. Üçüncüsü ise bateri albümü. Hangi albümün ilk çıkacağını henüz bilmiyorum, bana da sürpriz olacak ama tarih verebilirim. Ocak ayında çıkarmayı planlıyorum.
‘Sosyal medya çalışmalarını engelliyordur’
– Elektronik cihaz bağımlılığı, online oyun uygulamaları gibi dikkat bozucu şeyler piyano eğitimi alan çocuk ve gençleri olumsuz etkiliyor mu?
Sosyal medya beni çok oyalıyor. Onları da oyunlar, sosyal medya, adını bile bilmediğim cihaz uygulamaları etkiliyordur ve çalışmalarını engelliyordur diye düşünüyorum.
– Sizden ilham almak isteyen genç piyanistlere söylemek istediğiniz en önemli şey nedir?
Yaşı küçük ya da büyük tüm piyanistlere sevdikleri şekilde çalışmalarını söylerim. Rusya’da piyano öğrencilerine sırf elleri gelişsin diye çok sıkıcı ve içinde sanatın olmadığı parçaları zorla çaldırırlar ve bu öğrenciler zamanla isteklerini yitirir. Sırf bu yüzden eski okul usulünü doğru bulmuyorum.
Piyano çalarken sabır, arzu ve ilham çok önemlidir. Ben sıkıcı parçaları asla çalmadım. Sıkıcı parçalar esinlenmeyi öldürür. Az evvel Asya örneğini verdiniz. Oradaki öğrenciler saatlerce aynı sıkıcı parçaları çalıyor. Elleri gelişiyor olabilir, çok iyi yetenekler de görebiliriz ama aynı sayıda iyi besteciler göreceğimizi pek zannetmiyorum. O yüzden öğrencilere söyleyebileceğim en önemli şey; sevdikleri parçaları çalsınlar.
‘Âşık Veysel’in şarkısının melodisini çok sevdim’
– Konserlerinizde klasik müzik eserlerine yer vermek, belki de kendi tarzında yorumlayıp kaydetmek yerine Âşık Veysel’i seçtiniz. Sebebini sorabilir miyim?
Bu aslında geleneğim gibi bir şey oldu. Ben kısa müzikler yapıyorum. Outtakes ismini verdiğim kısa müziklerimde bir folk veya geleneksel müzik de oluyor. Şimdiye dek Rus, Ukraynalı ve İranlı sanatçılara yer vermiştim. Şimdi de bir Türk’e yer vermek istedim. Âşık Veysel, seçeneklerden yalnızca biriydi. Eserini dinlediğimde ise melodiyi çok sevdim ve yaptığım işe çok uyuyordu.
– Ve son olarak; şu âna kadar verdiğiniz en özel konser hangisiydi?
Moskova’da verdiğim ilk büyük konseri hayatım boyunca unutamam. Bir festival kapsamında üç bin kişiye konser vermiştim ve bu kadar büyük izleyici kitlesiyle ilk kez buluşuyordum. Videosunu çekip sosyal medyada paylaşınca çok iyi etkileşim aldım. Türkiye ve Rusya’dan festival teklifleri gelmeye başladı. Türkiye’deki ilk konserimi de unutamam. Sanırım 10 yıl önceydi. İstanbul’da küçük bir mekânda çaldım ama çok keyifliydi, o akşam çok eğlendim.
Kaş’ın eşlikçisi caz
Cazın büyüleyici ritimleri bir kez daha Kaş’ta esecek. Kaş Caz Festivali bu yıl 23-24-25 Ağustos tarihlerinde Kaş Marina’da altıncı kez müzikseverlerle buluşuyor! Üç gün boyunca deneysel ve yeniliğe açık sahne performansları müzikseverleri keyifli bir yolculuğa çıkaracak. Festivalin programı ise çok yakında açıklanacak.
Alternatifin önemli adresi
İstanbul’un alternatif müzik sahnesinin gözde etkinliği Blind Festival, 4 Ağustos 2024’te KüçükÇiftlik Park’ta dinleyicilere unutulmaz bir gece vadediyor. Asmalımescit’in alternatif seslere ev sahipliği yapan mekânı Blind’ın düzenlediği festival, her yıl olduğu gibi bu yıl da seçkin müzisyenleri bir araya getiriyor. İngiliz alternatif rock grubu Placebo, Madrugada solisti Sivert Høiem, İngiliz punk ikilisi Big Special ve alternatif rock sahnesinin genç ismi Onur Özdemir, geceye renk katacak diğer performanslar arasında yer alacak. Blind Festival, müzik tutkunlarını KüçükÇiftlik Park’ta unutulmaz anlar yaşamaya davet ediyor.